Şehir uykudayken biz yoldayız...
Tekirdağ’dan başlayan gece yolculuğumuzla bir rüyayı gerçeğe dönüştürüyoruz.
Otobüste her koltuk bir pencere, her pencere bambaşka bir manzaraya açılıyor.
Ve sabah... Karadeniz’in yeşiline uyanıyoruz.

ONUR ANITI- AMAZON KÖYÜ- BANDIRMA VAPURU- GAZİ MÜZESİ- BOZTEPE- TELEFERİK- DAĞ KIZAĞI

Samsun, Karadeniz’in Kurtuluş Savaşı’ndaki ilk durağı.
Onur Anıtı önünde tarihin sorumluluğunu hissediyoruz,
Amazon Köyü'nde efsanelerin gölgesinde kadın gücünü görüyoruz.
Bandırma Vapurunda o meşhur başlangıcın sessiz tanığını ziyaret ediyor,
Gazi Müzesi'nde Atatürk’ün izine şahit oluyoruz.

Sonraki durağımız Ordu.
Boztepe'de şehir ayaklarımızın altına seriliyor.
Dileyen teleferik ile gökyüzüne süzülüyor,
dileyen dağ kızağı ile hızın keyfini çıkarıyor.

Akşam yemeğimizi Ordu’daki otelimizde alıyoruz,
Karadeniz’in sesi gecemize eşlik ediyor…

KUZALAN ŞELALESİ – MAVİ GÖL- GÖKSU TRAVERTENLERİ

Giresun, doğal güzellikleriyle yolda bizi büyülüyor.
Kuzalan Şelalesi, doğanın coşkulu sesiyle karşılıyor.
Mavi Göl, ismini hak eden bir mucize gibi karşımızda duruyor.
Göksu Travertenleri, bu bölgenin saklı harikalarından biri olarak bizi etkiliyor.

Yolumuz Trabzon’a uzanıyor.
Atatürk Köşkü'nde zarafetin ve tarihsel belleğin izini sürüyoruz.
Kısa bir şehir molasının ardından yaylaların göz bebeğine doğru tırmanıyoruz.

Uzungöl, bir rüyayı yaşamak gibi…
Yeşilin maviyle buluştuğu büyüleyici güzelliğe şahit oluyoruz.
Burada herkes sessizleşiyor çünkü doğa anlatmaktan çok hissettiriyor.

Göl kıyısında serbest zaman veriyoruz,
Akşam yemeğimizi ve konaklamamızı Uzungöl’deki otelimizde gerçekleştiriyoruz.

Rize, yeşilin diliyle konuşan şehir…
Ekstra olarak düzenlediğimiz Çeçeva Köyü turumuzla, çayın başkentine doğru yol alıyoruz.
Yol boyunca sağlı sollu uzanan çay tarlaları adeta bir tabloyu andırıyor.
Ama burada sadece izlemiyoruz, çay topluyoruz.
Sepetler elimizde, yerel halkla birlikte çayın tazeliğine dokunuyoruz.
Her yaprakta emeği, her nefeste bu toprakların kokusunu hissediyoruz.

Sonrasında sınırı geçiyoruz.
Batum, Karadeniz’in farklı yüzü olarak bizi karşılıyor.
Medea Heykeli, mitolojiyle selamlıyor.
Batum Bulvarı, palmiyeler eşliğinde adeta başka bir zaman dilimine taşıyor.
Orta Camii, Gonio Köprüsü ve Kalesi, şehrin tarihi katmanlarını gözler önüne seriyor.

Akşam yemeğimizi ve konaklamamızı Batum’daki otelimizde yapıyoruz.
Dil değişiyor, kültür farklılaşıyor… ama deniz yine aynı deniz.

TAŞ KÖPRÜ- PALOVİT ŞELALESİ- ZİL KALE

Bugün Karadeniz’in kalbine doğru ilerliyoruz.
Ekstra olarak düzenlediğimiz bu turla Çat Vadisi’ne uzanıyoruz.
Taş Köprü, tarih kadar sağlam duruyor;
Palovit Şelalesi, yüksekten dökülen sularıyla doğaya nefes veriyor.
Zil Kale, geçmişin sessiz nöbetçisi gibi dağ yamacında yükseliyor.

Sonra yolun ucunda: Ayder Yaylası.
Sislerin arasından bir köy çıkıyor karşımıza.
Ahşap evler, yayla çiçekleri, dereden gelen su sesi…
Burada zamanı yavaşlatıyoruz.
Ayaklarımız çamura değmeden de toprağın huzurunu hissediyoruz.

Akşam yemeğimizi ve konaklamamızı Rize’deki otelimizde yapıyoruz.

Sürmene, emeğin ve sabrın şekle dönüştüğü şehir.
Bıçak atölyesinde, çelik kadar keskin bir gelenekle tanışıyoruz.
Sonrasında çay fabrikasında, Karadeniz’in simgesi olan çayın üretim yolculuğuna tanık oluyoruz.
Taze demlenmiş çayın kokusu, tüm yorgunluğumuzu alıp götürüyor.

Şimdi dağın kalbine çıkıyoruz.
Sümela Manastırı, kayaların arasına gizlenmiş bir hikâyeyi fısıldıyor.
Burada sessizlik bile yankılanıyor.

Maçka üzerinden geçerek akşam saatlerinde tekrar Ordu’ya ulaşıyoruz.
Karadeniz’deki son gecemiz, biraz hüzünlü ama çokça dolu.

Akşam yemeğimizi ve konaklamamızı Ordu’daki otelimizde yapıyoruz.

Programımızı tamamladıktan sonra Çorlu'ya doğru yola çıkıyoruz. Siz değerli misafirlerimiz aldığımız duraklara bırakarak başka bir turumuzda görüşmek üzere vedalaşıyoruz. 
Rumeli Travel'i tercih ettğiniz için teşekkür ederiz.

   Hayallerinizin rotasını çizin, biz sizin için gerçekleştirelim.